The Ultimate Weapon - The Race to Develop the Atomic Bomb
Yazara Genel Bakış
İlkokul çağından beri içinde yazma hevesi olan Edward Sullivan, sadece bu sunumda tanıtılacak kitabı, "The Ultimate Weapon"ı yazmak için altı yıl boyunca araştırmalarda bulunmuş ve bilim adamları ile görüşmüştür. Okuyucu kitlesi hedefi gençler olan bu kitap, adından da anlaşılabileceği gibi, dünyanın en güçlü silahının yapımı ve geliştirilmesini konu edinmektedir. Merak edenler için, Edward Sullivan şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nde bir okulda kütüphane sorumlusu olarak çalışmaktadır ve hayata geçirmeyi planladığı birçok proje bulunmaktadır.
Giriş - "Weapons of Mass Destruction"
Kitabın giriş bölümünde okuyucunun karşısına ilk olarak, atom bombasının taşındığı uçak olan "Enola Gay"in bir fotoğrafı çıkmaktadır. Takip eden sayfada ise, bu uçağın yardımcı pilotunun bir sözü alıntılanmıştır:
Aman Tanrım, biz ne yaptık?
Yardımcı pilotun bu sözünden de anlaşılabileceği gibi, savaş tarihinde ilk kez kullanılan atom bombasının etkileri çok büyüktür. Ancak ironik olarak, Amerikan askerlerinin bu bombaya verdikleri isim oldukça şaşırtıcı ve acımasızdır: "Küçük Oğlan"
"Küçük Oğlan", 320.000 kişinin hedef gösterildiği Hiroşima şehrine bırakılacaktır. O sırada bombanın patlayışına çıplak gözle bakan tek kişi olan uçağın silahçısı, gördüklerini cehennem kırmızısı bir ateş olarak betimlemiştir.
Aman Tanrım, biz ne yaptık?
Yardımcı pilotun bu sözünden de anlaşılabileceği gibi, savaş tarihinde ilk kez kullanılan atom bombasının etkileri çok büyüktür. Ancak ironik olarak, Amerikan askerlerinin bu bombaya verdikleri isim oldukça şaşırtıcı ve acımasızdır: "Küçük Oğlan"
"Küçük Oğlan", 320.000 kişinin hedef gösterildiği Hiroşima şehrine bırakılacaktır. O sırada bombanın patlayışına çıplak gözle bakan tek kişi olan uçağın silahçısı, gördüklerini cehennem kırmızısı bir ateş olarak betimlemiştir.
Birinci Bölüm - "The Race for the Bomb"
Amerika Birleşik Devletleri’nin savaşa katılması, Japon Hava Kuvvetleri tarafından "Pearl Harbour"a karşı düzenlenen saldırı ile birlikte kaçınılmaz olmuştu. Japonlar, Amerika Birleşik Devletleri’ni mevcut endüstri ve savaş gücüyle yenemeyeceklerini biliyorlardı, ancak "Pearl Harbour"dan sonra Amerikalıların savaşmaya cesaretleri olmayacağını umuyorlardı.Öte yandan Avrupa'nın
çoğu, Almanya ve İtalya tarafından ele geçirilmiş durumdaydı. 1938 yılında, yani savaşın başlamasından bir sene önce, "Otto Hahn" ve "Fritz Strassmann" adlı iki fizikçi, Almanya’daki çalışmaları sonucunda, uranyum elementinin atomlarını, nötronlarla birleştirmeleri sonucunda, atomu parçalayabilmenin mümkün olduğunu keşfettiler. Bu işleme füzyon deniyordu.
Nükleer füzyonun keşfedilmesi, Almanya’da yaşayan göçmen fizikçilere endişe kaynağı olmaya başlamıştı. Bunlardan biri olan Leo Szilard (solda), füzyon hakkındaki bulgularını bir sır olarak saklamaya karar verdi. Eğer bu bulgular açığa çıkar ve atom bombasının yapımı Nazi Almanyası’nda gerçekleşirse, Adolf Hitler’in böyle bir silahı kullanacağından emindi.
Bu sebeplerden ötürü Leo Szilard, dünya çapında saygı duyulan bilim adamı Albert Einsten’dan (sağda), Amerika Birleşik Devletleri başkanı Roosevelt’e bir mektup yazmasını rica etti. Bu teklifi kabul eden Einstein, atom bombasının yapabileceklerinden ve bu bombanın Nazi Almanyası’nda geliştirilmesi halinde, sonuçlarının ağır olabileceğinden bahseden bir mektup yazdı ve Roosevelt’e gönderdi. 19 Ekim 1939’da Roosevelt’ten gelen cevapta, Amerika Birleşik Devletleri’nin, Adolf Hitler’in atom bombası üretmesine izin veremeyeceği yazılıydı. Aynı yıl, Roosevelt, ülkede bir uranyum araştırma programı başlattı.
İkinci Bölüm - "Dangerous Science"
İkinci Bölüm - "Dangerous Science"
1940 Kasım’ında Amerikan hükumeti, İtalyan fizikçi Enrico Fermi tarafından icat edilen, zincir reaksiyonu oluşturabilen bir sistemi kurmaya karar verdi. Bu sistem, uranyum ve grafit elementlerinin kullanımına dayanıyordu. 2 Aralık 1942’de rahat olmayan şartlar altında gerçekleştirilen bu deney (üstte), tam kırk tane fizikçi tarafından izlendi. Merkezinde 500 tonluk bir atom kütlesi yer alan bu makine, uranyum ve kadmiyum elementlerinin kontrol çubukları vasıtasıyla dengelendiği bir deneye ev sahipliği yapıyordu. Ancak Enrico Fermi başkanlığında yürütülen bu deney, odadaki herkesi mutlu etmeyi başaramamıştı. Leo Szilard, endişeleri olanlardan sadece biriydi ve bu deneyin, insanlık tarihine "kara bir gün" olarak geçeceğini düşünüyordu.
Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
I made one great mistake in my life – when I signed that letter to President Roosevelt recommending that atom bombs be made; but there was some justification – the danger that Germans would make them!
- Albert Einstein
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder