12 Şubat 2016 Cuma

Osmanlılarda Bilimsel Düşüncenin Yapısı

          Remzi Demir: Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü mezunu Bilim Tarihi Anabilim Dalı’nda profesördür. Ortaçağ İslam dünyası ve Osmanlı’daki matematik ve astronomi çalışmaları üzerine araştırmalarıyla tanınır.
  
      Osmanlılar ’da Bilimsel Çalışmaların Dayandığı 
                            Kurumsal  Çerçeve 

                             Osmanlı bilginleri doğa bilgisini ararken yaratıcı-yaratılan ilişkisini öne çıkaran ortaçağ İslam dünyasının yaklaşımını öne planda tutmuşlardır. Osmanlılarda filozof yoktur. Düşünür vardır çünkü filozof felsefeyle ilgilenir İslam anlayışına göre felsefe düşünce olamaz. Yalnız Katip Çelebi felsefi düşündüğü ve yazdığı için bir istisnadır.
               
               Aristotales, Batlamyus ve Galenos din ile bağdaştırılarak değiştirilip düşünürler tarafından ele alınmıştır. Osmanlı bilginlerine göre evrenin merkezinde yer ve dolayısıyla insan bulunmaktadır. Bu üç bilgin kendi teorileri ile evreni ve oluşumunu açıklarken Osmanlı’da bu kuramlar İslamiyet'le bağlantılı açıklanmıştır. Örneğin batıda gök bilimi ile uğraşanlara astronom denirken Osmanlı’da müneccim denmiştir. Buna rağmen kandilli rasathanesi Astroloji göz önünde bulundurularak kurulmuştur.



         Osmanlı Bilginlerinde Yazı Dili

      Osmanlılarda bilimsel eserler Türkçe değil Arapça ve Farsça yazılmıştır. Kopernik, Galile, Kepler Newton gibi dünyaca çığır açan insanların kitapları Türkçe değil Arapça ve Farsçaya çevrilmiştir. Fatih Sultan Mehmet gibi bazı padişahlar istisnadır. Fatih bir çok yabancı filozof ’un yazılarını Türkçeye çevirtmiş ve bir kütüphane bile kurmuştur ama Avrupa’nın gelişimini sağlayan Rönesans eserlerine aynı önem verilmemiştir. İbn-ül Heysem, Ali kuşçu gibi düşünürler eserlerini sadece doğayı anlatmak için anlatmak için yazmışlardır. Matematiğin bazı bölümleri Kuran’a aykırıdır. Bunun için bahsedilmemiştir. Arapça yazmalarının sebebi ise Kuran’ın Arapça olmasıdır.

              Bilim Din Çatışması

      Din Osmanlı bilim çalışmalarında oldukça etkili olmuştur. İlim Osmanlılarda ikiye ayrılır.
      Akli İlim: Akıl yoluyla yapılan ilim. Matematik, fizik, metafizik, ahlak, iktisat ve siyaset
      Nakli İlim: Kur’an-ı Kerim ve hadislerden alınan ilim. Tevsir, hadis, fıkıh ve kelam olarak sınıflandırılmış.
      Akli ilimlerin önemli bir bölümü dine aykırı denilerek zaman zaman yasaklanmış. Bunu savunanların başında Kadızade Mehmet Efendi gelmektedir.

      Bilim Gelişmesinde Sosyal Etmenler

      Katip Çelebinin «Bozuklukların Düzeltilmesinde Tutulacak Yollar» adlı eserinde o dönemdeki toplumsal tabakaları şöyle sınıflandırmıştır.
      1- Alimler Toplumu yönetenler.
      2- Askerler Toplumu koruyanlar.
      3- Tacirler Toplumu geçindirenler.
      4- Çiftçiler geçinenler.
      Katip Çelebi bu sınıflandırmayı toplumun düzenini sağlamak için yazmıştır ancak uygulanmamıştır. İlime, bilgiye değil, hatır gönül işine önem verilmiştir. Bu konuyu ele alarak yazan 4. Murat Zamanında yaşamış Koçi Beydir.

      18. ve 19. Yüzyılda ciddi olarak batıya yönelen Osmanlı mühendishane, tıbbiye, askeri mühendishane yetiştiren okullar açmış. Burada yetişenler gerçek bilim adamı olarak etkili olmaya başlamışlardır. Özellikle askeri okullarda yetişen alimler halkın üzerinde daha etkili olmuştur. Cumhuriyeti kuranda kollayanda askerlerdir.


                 İdari Etmen   
      Hiçbir dönemde hiçbir ülkede bilginlerden yönetici olmamıştır. Bilginler yöneticilere danışmanlık yapmıştır. Örneğin İstanbul Rasathanesi kurulurken Hoca Saadettin Efendi, Sokullu Mehmet Paşa, 3. Murat Takiyuddin Efendiye gerekli imkanı vererek bu rasathaneyi kurdurmuşlardır.



                İktisadi Etmen 
      İki temel alan Osmanlıları ilişkide oldukları devletlerden üstün kılar.
      1- Savaş
      2- Ticaret
      Bu iki etmen teknoloji-güç-kâr olarak birbirini besler. Bu Osmanlılarda geç önemsenmiştir. En büyük nedeni teknolojinin bilimsel yönüyle dinle ters düşmesidir. Avrupa, okyanuslarda yeni buluşlar arayışlar peşinde iken Osmanlı bu ilerlemede geç kaldı. Siyasi ve İktisadi yönden güç kaybetti. Sonuç olarak Osmanlı’da bilim, bilimsel düşünce batı ile paralel gitmek için dinle bilimi ayırmalıydı. Buna verilecek en güzel öneri laikliktir. Cumhuriyet bu kavramı uyguladığı için kısa zamanda büyük atılımlar ve yenilikler yaparak ilerlemektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder