10 Şubat 2016 Çarşamba

Bancroft Hunt
Living In Ancient Greece


Deniz Somuncuoğlu





Bancroft Hunt, "Living In The Ancient World" serilerinin yazarı ve bunları basan yayın evinin sahibidir. Bu seri Mezopotamya, Mısır, Orta Çağ ve Romayı da içerir. Bunlar dışında da birçok çocuk ve gençlik kitabı yazmıştır.

Antik Yunan dönemi MÖ 2600 lerde başlar ve MÖ 146 da biter.



Haritada görüldüğü gibi, Yunanistanın, çok çıkıntılı, adalı ve karışık bir coğrafi görünümü vardır. Bu nedenle Yunanlılar hep maceracı insanlar olmuşlardır.
Tarih boyunca gelip geçen devletlerden ayrı olarak Antik Yunan, dünyaya heykeller ve sanat eserleriyle farklı bir bakış kattı.
Kullanmaya başladıkları para dışında da “demokrasi” yi  kurdular.
Antik Yunan'da yaşanan onca savaşa (örnek olarak Perslerle) rağmen Apollon tapınağı, Poseidon tapınağı, Khersones gibi kalıntılar günümüze kadar ulaşmıştır ve buraları gezmek mümkündür.
MÖ 146'da Yunanistan, Roma İmparatorluğu tarafından alınmıştır.
Antik Yunan'da çok tanrılı bir dine inanılıyordu.
Tanrılara ilave olarak da satirler (yarı keçi yarı insan) sentorlar (yarı at yarı insan) ve melezlerin de (yarı insan yarı tanrı) varlığına inanılıyordu.
Yukarıdakiler dışında da, peri olarak çevirebileceğimiz Nemf gibi daha bir çok ırkın varlığına inanılıyordu.
Bu tanrıların çoğu ara sıra insanları kıskanıp yeryüzüne inerlerdi. Bazıları kıskançlarından çok kötü şeyler yapar, bazıları da kendilerine ölümlü bir koca/karı bulmak için inerlerdi. Bu kişilerle yaptıkları oğul ya da kıza da melez denilirdi.



Yunanistan'ın engebeli ve dağlık arazilerine rağmen, oradaki çoğu insan tarımla uğraşıyordu.
Her köy, birbirinden, dağlar tarafından ayrılmıştı ve en yakın köylerin bile birbirlerine haber iletmesi normalden uzun sürüyordu.
Sadece polis vatandaşları bir araziye sahip olabiliyordu. Ancak arazi sahibi olan herkes zengin olmuyordu.Bazıları borç alıyordu.
Borç, Antik Yunan'da önemli bir kavramdı. Bazen, borçlarını ödemek için çocuğunu yada karısını satanlar bile oluyordu.
Bütün ülkeyi saran, uzun bir kıyısı olduğu için, Antik Yunan'daki insanlar denizcilikte de ustalaşmışlardı.
“Balık zili”, kent merkezi olan agora'da, taze balığın geldiğini bildirmek için kullanılırdı.
Antik Yunan'da balık yakalamak çok önemliydi. 10 kişilik kayıklarla gece açılınırdı denize. Bir kişinin elinde balıkları çeken bir meşale olurdu ve birinin elinde de ağ. Meşalenin ışığına gelen balıklar bu ağ tarafından yakalanırdı.
Aristokratların spor anlayışı dışında kimse balıkçılığı, ihtiyaçtan öte görmezdi.

Şimdi benim kitap hakkındaki düşüncelerime gelirsek, bence bu kitap, Antik Yunan'ı muhteşem bir şekilde tanıtmış ve o dönemde insanların yaşamının nasıl olduğu hakkında bir fikir vermiştir. İnandıkları dinden, birbirlerine nasıl ulaştıklarına kadar her şeyi içermiş kitap. Ayrıca içindeki bir çok resim ve eklentilerle eğlenceli bir okuma da sağlıyor. Benim özellikle ilgilendiğim bölüm mitoloji bölümü oldu. Buraları okuyunca, o insanların nasıl şeylere inanmış olduğunu görüp şaşırıyorsunuz ve çok da ilginç hikayeler oluyor. Kesinlikle öneririm okumanızı.
Kitapla ilgili az sayıda olan kötü taraflardan biri, bazı yerlerde çok karmaşık ve ileri seviye kelimeler kullanmış olmasıdır. Bazı yerler o kadar karışıktı ki, ne demeye çalıştığını anlamıyordum.  Ayrıca, bunun bir çocuk kitabı olduğu yönünden de değerlendirirsek, bazı yerlerde böyle karmaşık bir dil kullanması da kötü olmuş. Ama kitabın geneline bakarsak, böyle yerlerin azınlıkta olduğunu da söyleyebilirim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder