Her zaman ilgi duyduğum Bizans tarihine Tarih dersinde seçtiğim "The Byzantine Empire" isimli kitap sayesinde farklı bir bakış açısı kazandım. Genelde Bizans İmparatorluğu ile ilgili okuduğum kitaplar Türk yazarlar tarafından yazılmıştı ve hep Osmanlı yüceltilmişti, ama okuduğum kitap batı ağzıyla yazılmıştı. Osmanlı veya Bizans'ı eleştirmiyordu, kesin ve güvenilebilir bilgileri vardı. Sunumumda daha çok Konstantinopolis şimdiki adıyla İstanbul'u ele almıştım. Şimdi sizlerle sunumumda yer alan ana bilgilerden bazılarını paylaşacağım.
Bizans İmparatorluğunun ilk yerleşim alanı olan Konstantinopolis,
tarihi yarımadanın doğusunda bulunan Akropolis üzerinde kurulmuştur. 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından
Osmanlı topraklarına katılana kadar, bin yılı aşkın süre Bizans İmparatorluğunun
başkentidir.
Tarih yazıcıları
Konstantinopolis’in yedi tepe üzerine kurulduğunu söyler. Şehrin yerleşiminin
yapılaşması üç faz da gerçekleşmiştir; ikinci, dördüncü ve beşinci yüzyıllar
dadır.
Konstantinopolis’in
nüfusunun 4. yüzyıldan itibaren hızla arttığı bilinmektedir. Zaman içerisinde
şehir, politik ve ticari bir çekim noktası haline gelmiş ve buraya doğru doğal
bir göç hareketi başlamıştır.
Uzun ve kurak yaz
aylarında içme suyu problemi yaşadıklarından su kemerleri inşa
etmişlerdir. Bizans ve Osmanlı zamanında
birçok kez tadilat görmüş bu kemerler Akdeniz Bölgesinde bulunan en uzun su
kemerleridir.
En büyük su sarnıcı ise
yine Jüstinyen döneminde inşa edilen 336 adet kolon’a taşıtılmış ve kapasitesi
78,000 m3 olan Yerebatan sarayıdır.
Binbirdirek Sarnıcı’da 224 adet kolon’a taşıtılmış ve kapasitesi 40,000
m3 su alır.
Hiç süphesiz bu yapılar
Bizans İmparatorluğunun bu kadar uzun süre hayatta kalmasında anahtar olmuştur.
KUTAY TÜFEKÇİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder