Avrupa Tarihi
Yeni Bir Tür Uygarlık
1)Yeni Yaşam Biçimleri
Sanayileşmenin etkisi çok geniş,
derin ve hızlı olmuştur. Günlük hayatın ritmi bile değişmiştir. Modern çağlara
kadar bütün tarih boyunca ekonomik işler doğa olayları tarafından
belirlenmiştir. Şehirliler bile büyük ölçüde bu koşullara bağlı hayat
sürmüştür. Kötü hasatın bütün bir yılın emeğini mahvetmesi gibi, hava koşulları
1850’den sonra bile temel unsurdur. Sanayileşme bir yandan yeni bir hayat ritmi
belirlerken diğer yandan fabrika işçisinin tek düze bir rutin içinde
çalışmasını sağlamıştır. İşçinin ürettiği ürüne yabancılaşması, arka planda bir
başkasının karı için çalışma duygusuyla yaşadığı düş kırıklığındandır.ancak
ortaçağ köylüsü de katı bir rutin içinde işçilerinki kadar sıkıntılı bir
şekilde çalışmaktadır. Sanayileşmenin erken döneminde çocuk emeğinin suistimali
kötü bir ün salmıştır. Çocukların çalışmak zorunda olması yeni bir durum
değildir. Ancak tarımda çocukların emeği, cılızlıkları nedeniyle yetişkinlerden
farklı olurken, makinelerle çalışmak çocuk iş gücünün doğrudan yetişkinlerle
rekabetine neden olur. Böylece aileler üzerinde çocuklarını fabrikaya göndermek için
karşı konulmaz bir baskı oluşur. Hem çocukların toplumla ilişkisi hem de
ailelerin yapısı kötü bir biçimde etkilenince 1850’de Britanya kanunları
madenler ve fabrikalarda çalışan kadın ve çocukları korumak için müdahale eder.
2)Sanayileşme Ve İdeoloji
İnsanların anlayışını içinde
bulundukları maddi ve ekonomik koşullara bağlamak kolaydır. Ayrıca toptan
‘’indirgemecilik’’ yani fikirleri ve davranışları sadece birtakım belirleyici
sosyal ve maddi gerçekliğin ifadesi veya sonucu olarak açıklamaya çalışmak olan
tavrı tespit edip önemsememek de kolaydır. 19. yüzyıl başlarında Avrupalıların
desteğini alan bir düşünce biçimi, 18. Yüzyılda yaşamış bir Fransız
siyasetçinin üne kavuşturduğu bir deyimle başlar; ‘’Bırakınız yapsınlar’’.
Erken sanayileşme döneminde devletin ekonomiye müdahale etmemesini savunacak
ekonomi düşünürleri olmamasına rağmen geniş bir kitle bunun tam tersini
düşünüyordu. Bireycilik anlayışı olduça yaygındı. Toplum giderek bireylerin hak
ve çıkarları etrafında örgütleniyordu. Ancak (tarıma dayalı ekonomiyi savunan)
tutucu kesim bu durumu hiç hoş karşılamadı. Yerli üretimi korumak için ithal
ürünlere uygulanan vergileri belirleyen Hubutat Kanunu’nun kaldırılması
amacıyla yürütülen kampayanya ile İngiliz halkı arasında büyük bir çatışma
çıktı. 19. yüzyıl ortalarına doğru çabalar sonuçlanmış ve kanun iptal
edilmiştir. Sanayinin gelişmesi ile ihtiyaç duyulan ham maddelerin önce
Avrupa’dan daha sonra dünyanın diğer bölgelerinden karşılanması amacıyla öncü
ülkelerin dünya gücü artmıştır.
3)Sosyalizm
Yeni bolluğun paylaşımı, Avrupa
toplumları içinde derin zıtlıkların doğmasına yol açtı. Zamanla hükümetlerin
topluma ve ekonomiye daha çok müdahale etmesine neden oldu. Böylece toplum
eleştirisi yapan ve yeni siyasal terimler barındıran bir ideoloji doğdu.
Sosyalizm ve sosyalist bu terimlerden biriydi. Sosyalist düşüncenin temelinde
ekonomik ve toplumsal eşitçilik yatıyordur. Onlara göre ‘’Bırakınız yapsınlar’’
anlayışı ile faaliyet gösteren; ekonomiden yararlananlar zenginlerdi. Onlara
göre mülkiyetin hiçbir kutsal yanı yoktu. Bazıları da mülkiyetin tamamen
ortadan kaldırılmasını savunuyordu ve bu insanlara da komünist deniyordu. Bu
fikirler pek de yeni sayılmazdı. ‘’Mülkiyet hırsızlıktır.’’ Fransız Devrimi’nin
sloganlarından biriydi. 1789 Fransız Devrimi ile beraber sosyalist, eşitlikçi
fikirlier ağır basmaya başladı.
4)Entelektüel ve Kültürel Değişim
Modern uygarlığın ilk kez ne zaman
ve nasıl ortaya çıktığını belirlemek son derece karmaşıktır. Yinede 1870
yılında Avrupa’nın büyük bir kısmı okuryazardır ve geleneksel otoriteye
yabancılaşmıştır; laik zihniyete sahiptir. Gerek eski gerekse yeni fikirler
sürekli sorgulanmıştır. Bilim ve teknolojinin gelişmesi ile de insanlarda
geçmişe göre daha çok seçme özgürlüğü vermiştir. Pratik meselelerdeki özgürlük
ile bakış açısında genel bir değişim olmuştur. Örneğin doğum kontrolü yaygınlaştıkça
insanlar aile hayatlarını diledikleri gibi belirlemeye başlamışlardır. Bakış
açısının değişimi ile doğa üstü güçlerin önemi giderek zayıflamıştır. İnsanlar
beşeri ve doğal olayları açıklamak için doğa bilimlerine kulak vermiştir.
Kiliseye gidenlerin sayısı oldukça azalmıştır. Geleneksel dinlerin söyledikleri
reddedilmeye başlanmıştır.
5)Bilim
Modern bilim ile birlikte insanoğlu
doğaya giderek hükmetmeye başladı. Bilimsel keşifler, yöntemler ve ölçeklerdeki
ilerlemeler çok hızlıydı. Bu gelişmelerde üç konu ağırlıklı olarak önemliydi.
Bunlar psikolojik ve kültürel, sağlanan başarılarla yapılanların hızlanması ve
bilimle uğraşmayan insanların üzerinde bilimin etkisiydi. 19. yüzyılda bilimsel
ilerlemeler hızla artarak büyüdü. Kimyasal araştırmalar ile ilaçlar,
antiseptikler, patlayıcı maddeler icat edildi. Özellikle ağrı kesici olan
aspirinin icadı çağ açıcı bir olaydı. Bilim deneyle doğrulanmış engin bilgilere
dayanarak; tıpkı dinlerin geçmişte yaptığı gibi insanların dünyaya bakışını
belirlemesinde temel olgudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder