6 Mart 2016 Pazar

Robert Mugabe’s Great Zimbabwe “Zimbabwe’s Past”


Siyasi tarih ve askeri tarih kitapları yazarı olan James R. Arnold ve Roberta Wiener’ın yazdığı kitaptır.

Kalifornya’dan biraz daha küçük, Güney Afrika’da bulunan bir ülkedir. Başkenti Harare’dir. Resmi dilleri İngilizce, Shonaca ve Ndebelece’dir. En eski yerlileri Bushmen, veya başka adıyla San’lardır. Avcılıkla uğraşan göçebe bir milletti ve kayıtlı tarihten binlerce yıl önceden beri varlardı. Yaklaşık bin yıl önce Zimbabve topraklarına Kuzey’den Shona insanları geldiler ve beraberinde sürülerini getirdiler. San insanlarını kovup kendileri yerleşik hayata ve tarım ve hayvancılığa  başladılar. Erken Shona insanları krallıklarının merkezine “Great Zimbabwe (Büyük Zimbabve)” isimli bir kale yaptılar. Ama krallık yıkıldıktan sonra kale kullanılmaz oldu. İleriki zamanlarda Shona ve Ndebele toplumları arasındaki rekabet, Zimbabve’nin tarihie büyük etki bıraktı. İki grup da Bantu dillerini konuşuyorlardı.Shonalar Mashona, Ndebeleler Sindebele konuşuyorlardı. 1830 lara kadar Shonalar Zimbabve’de dominant ırklardı, fakat Nbedele grubu sonraki elli yıl boyunca Shona’ların katliamını yaptı ve Zimbabve’deki dominant ırk haline geldi. Ve böylece iki grup arasında anlaşmazlık ve düşmanlık oluştu.
Avrupalilarin Gelişi
Keşif dönemleri sırasında (1400-1600 dönemleri arası) Avrupalılar Hindistan ile bağlanacakları bir ticaret yolu bulmak üzere keşfe çıkarlar. Chrıstopher Columbus Atlantic Okyanusu’nun Batısına gittiği zaman1492’de New World (Yeni Dünya), Afrika kıtasını keşfetti. Fakat Columbus’dan önce Güney Afrika kıyılarına açılmış ve bölgeyi iyicene öğrenmişlerdir. 15. yüzyılın sonunda, Afrikanın iç kısımlarını merak edip, yeni yollar bulma ümidi ile Afrika topraklarına girdiler. 1511 yılında Portekiz kaşif Antonio Fernandes, Afrika topraklarına ilk ayak basan Avrupalı olmuştur.
19. yüzyıla doğru, dönemin keşifçilikten emperyalizme doğru geçtiği zamanlarda, Avrupalı devletler arasında Afrika’da kolonileşme yarışları başladı. Emperyal güçler- Büyük Britanya, Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, ve Portekiz- Afrika kıtasına girdiler. Amaçları, Afrika’nın altın, elmas, sığır, arazi, gibi doğal kaynaklarını sömürmekti. Devletleri tarafından desteklenen ordular yerleştirildi. Kısa zamanda azınlık olan Beyaz ırk, Afrika’nın yerlileri olan Siyah ırkı yönetmeye başladı. Sonunda Afrika İngiltere’nin egemenliği altına girdi. 1889’da Britanyalı elmas tüccarı Cecil John Rhodes British South Africa Company (Britanya Güney Afrika Şirketi) kurmuş, ve zamane Britanya kraliçesi Queen Victoria ona Afrika’yı İngiliz “koruması” altına alması için idare gücü vermiştir.

Avrupalıların çoğu, Afrika’yı bu  şekilde yönetip, insanları kontrol etmenin gayet normal olduğunu düşünüyorlardı. Hatta “vahşi” Afrika insanlarının hayat kalitesini arttırmada yardım ettiklerini söylüyorlardı. Aynı zamanda Afrikalılara  doğru tanrı yolunu gösterdiklerini idda ediyorlardı. Afrika’ya Hristiyanlığı getirmek için uğraşılıyordu.
1980 yılında tam bağımasızlıpına kavuşmuştur. Zimbabve şu an Cumhuriyet ile yönetiliyor ve Robert Mugabe Devlet Başkanlığı yapıyor. Ülkede Hristiyanlık %85'lik oran ile en yaygın din haline gelmiştir.